MTMD Dergi | Sayı: 3 | Temmuz-Ağustos-Eylül'2018
yapıyor. Mekanik müteahhit firmaları güçlü görülmüyor, risk almaktansa doğrudan işverene daha ucuza mal satmak tercih ediliyor. Günümüz koşullarında bir yere kadar hak verilebilir olduğu düşünülse de doğru olmadığı muhakkak. Taşlar bir kere yerinden oynayınca herkes istediği tarafa çekiyor, dolayısıyla ortada etik kurallar diye bir şey kalmıyor. Tabii malzeme olmayınca teminat mektubu tutarı düşüyor ama avanslar, hak edişler de küçülüyor. İşveren ancak proje ve hesaplarından emin olamadığı, ekipman kapasitelerinin büyüme riski olduğunda götürü bedel işlerde artacak maliyeti risklerini müteahhide yüklemek istediklerinde malzemeleri ihale ediyor. Yani İşverenler sözleşmelerle istedikleri gibi oynuyorlar. İşin süresi bilgisi ne kadar doğru veriliyor? Pek çok ana yüklenici, mekanik taşeron ile teklif görüşmeleri sırasında analiz sayfanızı istiyor ve teklifin ucuzlatılması için her şeye karışıyor. İşin süresi hakkında doğru bilgi vermiyor. Resmen bir tür “kandırma” stratejisi uygulanıyor ve genel giderlerin eksik olması hedefleniyor. “İşin süresi 18 ay, yönetim kadrosu için şu kadar kişi yeterli, kâr oranınızı da hesabınızı da ona göre yapın” deniyor, ona göre fiyat çıkartılıyor. Sözleşme önünüze geldiğinde işin süresinin örneğin 32 ay olduğunu, ağır ve tek yanlı sözleşme maddeleri içinde şantiye yönetim ekiplerinin en az iki katı olması gerektiğini görüyorsunuz. Teklif görüşmeleri sırasında yaptırdıklarının neden sözleşmede olmadığını sorduğunuzda da yanıt hazır; sözleşmenin merkezden tesisat taahhüdünde proje ortaklığı konusuna sıcak yaklaşılmamasına neden oluyor. Kalite artmasına arttı ama… Projecilerin bazıları, gelişen teknolojilere, yeni bilgilere adapte olamadı. Yeni ve avantajlı teknolojiler onların projelerine yansıyamadı. Buna karşı üreticiler, kendilerini, ürünlerini geliştirdi. Sertifikasyonda henüz istenen düzeyde olamasak bile bu konuda da önemli gelişmeler kaydedildi. Neticede ürün kalitesi arttı. Ama kalite, işlere layığınca yansıyamadı. Mekanik tesisat sektörünün gelişebilmesi, yurt dışındaki, FIDIC gibi adil sözleşmelerin, tarafların haklarını korumak konusunda adaleti gözeten sözleşme koşullarının varlığına bağlı. Bizde ne yazık ki adil sözleşme koşullarıyla artık hiç karşılaşmıyoruz. Proje yönetim firmaları da “sahibinin sesi” olmaktan başka bir şey yapmıyor. Böyle olunca da mekanik tesisat taahhüdü firmaları giderek kan kaybediyor, zayıflıyor. MTMD, bu konuda çok önemli bir mesai harcadı. FIDIC ile temaslar kurdu, uzmanlar, yayınlar getirdi. Üzerinde mutabık kalınan “Tip Sözleşme” hazırlandı. Yine istisnai bir-iki iş dışında kullanılmadı. Projecilere tip sözleşmemizi gönderdik. Onlar evraklarının arasına bu sözleşmeyi koysalar bile, işveren, “benim kendi sözleşmem var, imzalamanız gereken bu sözleşmedir” diyor. TOBB İklimlendirme Meclisi’ne de konuyu getirdik, ama orada da bir gelişme kaydedemedik. Taşeronların sesini doğrudan yetkili mercilere duyurabilmeleri çok zor. Evet, “büyük balık küçük balığı yutar” derler ama, bu sözün yaşamdaki örnekleri, hiçbir zaman bu kadar sert olmamıştı. Bir mekanik müteahhit firmanın teminat mektubunun yakılması ülkemizde o kadar kolay ki, buna inşaat grup müdürü bile karar verebiliyor ve haksız olarak yapılmış olsa bile hiçbir yasal sorumluluğu yok. Pek çok örneği var bunun. Avrupa’da bu o kadar da kolay değil. Böyle bir kararın altında imzası olanın çok büyük sorumluluğu da var, kolay kolay kimse göze almak istemiyor. Malzeme satıcıları mekanik müteahhit firmalarını güçlü görmüyor Önceleri malzeme alımı da mekanik müteahhit kuruluş tarafından yapılırdı, üreticiler müteahhit firmalara ek ıskonto yaparlardı ve normal olanı da budur. Şimdi, bu durum tersine döndü, üreticiler doğrudan işverene ek ıskonto Mekanik tesisat sektörünün gelişebilmesi, yurt dışındaki, FIDIC gibi adil sözleşmelerin, tarafların haklarını korumak konusunda adaleti gözeten sözleşme koşullarının varlığına bağlı. “ “ 16 E-DERGİ • SAYI 3 röportaj
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy OTEzMQ==