Page 63 - MTMD E-Dergi 08
P. 63
psikoloji-gelişim
az şey’in ne işimize yarayabileceğini rolümüzde olan şeylerin sayısı bir o son canınızı sıkan konuya bakarsanız
konuşmadan önce hayatta elimizde kadar kısıtlı. Peki ne bunlar? çok büyük ihtimalle siz de şaşıra-
olmayanlardan bazılarına bakalım; • Düşüncelerimiz caksınız. O yüzden şu dua çok güzel
• Anne – babamız, ailemiz • İnançlarımız bir noktaya işaret ediyor; “Tanrım
• Doğduğumuz sosyal çevremiz, • Olaylar karşısındaki yorumlarımız bana değiştirebileceğim şeyi değiş-
kültürümüz tirebilme gücü, değiştiremeyeceğim
• Ülkemiz, milliyetimiz Bunlar üzerinde bile pek fazla dış şeyleri kabul etme dinginliği ve bu
• Fiziksel özelliklerimiz etken ve koşullanmaya maruz ka- ikisini ayırt etme bilgeliği ver.” Bunu
• Ekonomik durumumuz lıyoruz. İçine doğduğumuz çevre tanrınızdan, kendinizden, evrenden
• Geçmiş bizi çepeçevre kuşatıyor ve düşünce kimden istediğiniz sizin tercihiniz.
• Gelecek kalıplarımızı, inançlarımızı etkiliyor. Ancak çok yerinde bir istek.
• Hava Ancak yine de bu dış etkilerin esare-
• Ekonomi tinden kurtulma şansımız var. Gayet Böyle bir farkındalıkla dünyaya
• İş arkadaşlarımız sınırlı bir kontrol alanı gibi görünse bakabildiğimizde aslında olayları
• Ünümüz de insanın özgürlüğünün, özerklik ve değiştirme değil ama olaylar kar-
• Servetimiz hükümranlığının temeli bu pencere. şısındaki tutumumuzu değiştirme
• Yaşam süremiz Kişisel gelişim de bu temele oturdu- yönünde büyük bir sorumluluk üst-
Bu konular üzerinde kontrolümüz ğunda anlamlı hale geliyor. Epikte- lenmiş oluyoruz. Bu da bizi mahkum
olduğunu savunanları duyar gibiyim. tos, düşüncelerimiz ve inançlarımız olduğumuz değil seçtiğimiz bir öz-
Kısmen kontrol edebildiğimiz yan- üzerindeki gücümüzü işlemeyi öğ- gürlük yaşantısına götürüyor. Bugün
ları olabilir evet. Benim de zaman renmeliyiz diyor; kontrol edemediği- kullanılan bir çok terapi tekniğinin,
zaman bunu savunduğum olmuştur. miz dış olayları da kabul ederek... bilişsel-davranışçı ekolün ve NLP’nin
Egzistansiyalistlere göre insanoğlu de kökeninde bu görüşün olması te-
kendini -özgür olmadığı zamanlar- Acılarımızın kaynağı iki büyük ha- sadüf değildir. Çünkü bu bakış açısı-
da bile- sürekli özgürmüş ve seçme tadır esasında. Birincisi, elimizde nın insanı iyileştiren, güçlü ve kont-
durumundaymış gibi yaşar. Sanıyo- olmayan alanda kontrol elde etme- rol sahibi kılan yanı var. Başımıza ne
rum bu tespitlerinde haklılar ve bu ye çalışır; başaramayınca çaresizlik, gelirse gelsin olaylara ve dünyaya
durum bizi bitmeyen bir bunaltıya ümitsizlik, depresyona kapılırız. İkin- bakışımızı değiştirdiğimizde kendi-
mahkum ediyor. Mahkum olduğu- cisi elimizde olan düşüncelerimizin mizi o olay örgüsü içerisinde farklı
muz kaderimiz : ve inançların sorumluluğunu üstlen- konumlandırmış ve aslında koskoca
mez; çevreyi , ailemizi, sistemi, dış bir dünyayı, kendi dünyamızı değiş-
Seçme şansımızın çok az olduğu dünyayı, vesaire vesaireyi suçlama tirmiş oluruz. Daha ne olsun?
dünyada seçmek durumunda hisset- başlarız. En sonunda yine küskünlük,
mek. çaresizlik, kurban edilmişlik duygusu
ve kontrol dışı duyguların insafına
Sartre bunu ‘özgürlüğe mahkum ol- kalırız.
mak’ olarak tanımlıyor. Seçeneklerin
giderek arttığı, tüm dünyada farklı İkisi arasındaki ayrımı yapmak kolay
yaşam tarzlarının, olanakların, yapı- mı görünüyor? Olsaydı keşke. En
lacak şeylerin saniyelik frekanslarla
ekranımıza düştüğü bir dünyada
yaşıyoruz. “Her şey elimizde” fikrini
destekleyen, istersek olur, savaşırsak
kazanırız, tuttuk mu koparırız görüş-
lerini pekiştiren bir çok düşünce ve
kişisel gelişim akımı da var. Oysa bü-
tün bu kalabalık tablo içinde kont-
E-DERGİ • SAYI 8 63